NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْأَعْلَى
بْنُ حَمَّادٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْجَبَّارِ
بْنُ الْوَرْدِ
قَالَ
سَمِعْتُ
ابْنَ أَبِي
مُلَيْكَةَ
يَقُولُ
قَالَ
عُبَيْدُ
اللَّهِ بْنُ
أَبِي
يَزِيدَ
مَرَّ بِنَا
أَبُو لُبَابَةَ
فَاتَّبَعْنَاهُ
حَتَّى
دَخَلَ بَيْتَهُ
فَدَخَلْنَا
عَلَيْهِ
فَإِذَا
رَجُلٌ رَثُّ
الْبَيْتِ
رَثُّ
الْهَيْئَةِ
فَسَمِعْتُهُ
يَقُولُ
سَمِعْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ
لَيْسَ مِنَّا
مَنْ لَمْ
يَتَغَنَّ
بِالْقُرْآنِ
قَالَ
فَقُلْتُ
لِابْنِ
أَبِي
مُلَيْكَةَ
يَا أَبَا
مُحَمَّدٍ
أَرَأَيْتَ
إِذَا لَمْ
يَكُنْ
حَسَنَ الصَّوْتِ
قَالَ
يُحَسِّنُهُ
مَا
اسْتَطَاعَ
Ubeydullah b. Ebi
Yezid'den; demiştir ki:
Ebû Lübâbe yanımızdan
geçti, biz de onu evine girinceye kadar tâkib edip yanma girdik. Bir de gördük
ki, evi eski, kendisi zayıf bir adam. O şöyle dedi:
Resulullah (s.a.v.)'in
"Kur'an-ı Kerim'le tegannî etmeyen bizden değildir" buyurduğunu
işittim.
(Râvilerden Abdulcebbâr)
dedi ki: îbn Ebi Müleyke'ye:
Ya Ebâ Muhammed. Sesi
güzel değilse ne yapsın? dedim.
Elinden geldiğince
güzelleştirir dedi.
İzah:
Beyhaki,
es-Süneüü'l-Kübrâ, II, 54.
Ebû Lubâbe (r.a.)'ın,
evinin eski ve bakımsız, kendisinin gösterişsiz, elbiselerinin de eski oluşu ve
bunu görüp hayret edenlere karşı Hz. Peygamberin "Kur'an-ı Kerim'e tegannî
etmeyen bizden değildir" hadisini nakletmesi, onun "teğanni"den
istiğnayı anladığını gösterir. Bu durumda Ebu Lübâbe'nin anlayışına göre
hadisin mânâsı: "Kur'an-ı Kerim'le yetinmeyip başka şeylere değer veren
bizden değildir" şeklinde olmuş olur. Nitekim bundan sonraki rivayetten
İbn Uyeyne ve Vekî'in de aynı kanaatte olduğu anlaşılmaktadır. Bu konu sonraki
rivayette ele alınacaktır. Râvilerden Abdullah b. Cebbâr'ın İbn Ebi Müleyke'ye:
Sesi güzel olmayan ne
yapacak ya? diye sorup onun da:
Gücü yettiği kadar
güzelleştirsin cevabını vermesi, bu zatların tegannîden ses güzelleştirmeyi anladıklarını
göstermektedir. Bundan bir evvelki hadisin şerhinde ifade edildiği gibi
çoğunluk bu kelimeden ses güzelleştirmek manasını anlamışlardır.Nitekim 1473
numarada gelecek olan Ebu Hüreyre'nin rivayeti bu manayı münakaşaya meydan
bırakmayacak şekilde açıkça ortaya koymaktadır.